RoHS kısaltması, tehlikeli maddelerin sınırlandırılması anlamına gelmektedir (Restriction of Hazardous Substances). RoHS uygulaması, elektrikli ve elektronik bütün ürünleri kapsamaktadır. Bu uygulamanın temelini Avrupa Birliği ülkelerinde yayınlanan 2002/95/EC sayılı direktif oluşturmaktadır.
Bu yönetmelik ülkemizde Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 2008 yılında Elektrikli ve Elektronik Eşyalarda Bazı Zararlı Maddelerin Kullanımının Sınırlandırılmasına Dair Yönetmelik adıyla yayınlanmıştır. Ancak kısaca EEE Yönetmeliği olarak anılmaktadır.
RoHS direktifi, elektronik kartlarda ve malzemelerde bazı zararlı maddelerin kullanımasına sınırlamalar getiren bir direktiftir. Örneğin kurşun, civa, kadmiyum gibi elementlerin ve bazı bromürlü bileşiklerin elektrikli ve elektronik ürünlerde kullanımı kısıtlanmıştır. Bunlar hem insan sağlığına hem de atık olmaları durumunda çevreye zarar vermektedir.
Elektrikli veya elektronik ürünler, donanımlar, alt montajlar, kablolar, bileşenler veya yedek parçaları Avrupa Birliği ülkelerine gönderen firmalar ve distribütörler RoHS sınırlamalarına uygumak zorundadır.
Daha sonraki güncellemelerde RoHS kapsamına şu maddeler de ilave edilmiştir: Bis (2-etilheksil) fitalat (en yüksek 1000 ppm), Butil benzil fitalat (en yüksek 1000 ppm), Dibutil fitalat (en yüksek 1000 ppm) ve Diizobutil fitalat (en yüksek 1000 ppm).
İşletmeler RoHS sınırlamalarına uydukları ve ürünleri için RoHS Belgesi aldıkları takdirde, herşeyden önce üçüncü kişilere, insan sağlığına ve doğal çevrenin korunmasına ne kadar önem verdiklerini kanıtlamış olmaktadır. Ancak diğer yandan Avrupa Birliği ülkelerine elektrikli ve elektronik ürünler pazarlamayı hedefleyen işletmelerin mutlaka RoHS Belgesi almaları gerekmektedir. İlgili direktifler bu konuda son derece katı kurallar içermektedir.
RoHS yönetmeliğine uyan firmalar, daha sıkı düzenlemelere uymak, işlem kontrollerini daha sıkı yapmak zorundadır ve bu durumda doğal olarak üretim hatalarının önüne geçmiş ve daha yüksek üretim verimliliğine ulaşmış olmaktadır. Doğal olarak işletmeler rakiplerine karşı üstünlük elde etmiş olmaktadır.
RoHS uygulaması aynı zamanda tedarik zinciri ve işgücündeki beceriler bakımından daha fazla iletişim kurulmasını gerektirmektedir.
Bütün bunların yanı sıra RoHS uyumluluğu, çevre standartlarının uygulanması açısından işletmelere önemli bir katkı sağlamaktadır. RoHS Belgesi almış olan işletmeler, insan sağlığı ve çevre risklerini düşürmüş olmaktadır. Ayrıca sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği ile ilgili son yıllarda önem kazanan girişimlerin hızlanmasına da katkıda bulunmuş olmaktadır. İşletmeler sadece yüksek kalitede değil, aynı zamanda çevre dostu ve insan sağlığına önem veren üretim yapmak zorundadır.
ABD’de yapılan araştırma sonuçlarına göre, elektronik atıklar, çöp alanlarındaki çöplerin yaklaşık yüzde 2’sini temsil etmektedir. Buna karşılık aynı bölgedeki toplam zehirli atıkların yüzde 70’ini teşkil etmektedir. Bu oranlar tehlikenin büyüklüğünü açık olarak ortaya koymaktadır. Bu nedenle insanları ve doğal çevreyi zehirli atık tehlikelerine karşı korumak amacı ile, 30’dan fazla ülkede RoHS uygulaması yapılmaktadır.
RoHS kapsamına giren tehlikeli maddeler, bugün birçok tüketici elektroniğinde bulunmaktadır. Örneğin güç kablolarında, USB şarj kablolarında ve lehimlerde kurşun kullanılmaktadır. Ayrıca televizyon ekranlarında, kameralarda, basılı devre kartlarında ve bataryalarda da kurşun kullanılmaktadır. Kadmiyum bazı fotosellerde, yarı iletkellerde, kablolarda ve pillerde kullanılmaktadır. Bir firmanın RoHS Belgesi alabilmesi için, ürünlerde bulunacak kurşun miktarını 1000 ppm’in altına ve kadmiyum miktarını ise 100 ppm’nin altına çekmesi gerekmektedir.
Bunun gibi civa, anahtar ve rölelerde, artı 6 değerlikli krom, boyalarda, tonerlerde ve paslanma önleyici malzemelerde, polibromürlü bifenil ve polibromürlü bifenil eterin ise plastik konnektörler ve muhafazalarda, kablolarda ve kondansatörlerde kullanılmaktadır.
Yılda 300 milyonun üzerinde tüketici elektronik atığı üretilmektedir. ABD’de her yıl 30 milyon bilgisayar atık olmaktadır. Sadece cep telefonlarının, yılda 100 milyon civarında atık olduğu ve 65 bin tonun üzerinde atık ürettiği tahmin edilmektedir. Bütün bu rakamlar çevre açısında yaratılan tehlikeyi ortaya koymaktadır. Bu nedenle RoHS uygulamasının ne denli önemli olduğu ortadadır. Bütün elektrikli ve elektonik ürünlerin RoHS ile uyumlu olması gerekmektedir. Firmaların RoHS esaslarına uymadan yaptıkları üretim, bu ürünlerin piyasaya sunulamamasına yol açacaktır.
Elektrikli ve elektonik ürünlerin üretiminde kısıtlanan malzemeler, çevre için ve insan sağlığı için tehlikelidir. Bu maddeler tüketiciler ve çevre koşulları bakımından olduğu kadar işletmelerde çalışanların faaliyetleri sırasında meslek hastalıklarına maruz kalmaları açısından da tehlikelidir. Bu bakımdan işletmeler RoHS Belgesi’ne sahip olarak bir yandan çevreye olan duyarlılıklarını bir yandan da insan sağlığına verdikleri önemi kanıtlamış olmaktadır.
RoHS direktifi, atık elektrikli ve elektronik ekipman direktifi ile de çok yakından ilgilidir. Söz konusu direktif, geri dönüşüm ve geri kazanım imkanlarını göz önünde bulundurularak elektrikli ve elektronik ürünlerin tasarımını teşvik etmektedir. RoHS direktifi ise elektronik üretimde kullanılan bir takım tehlikeli kimyasal maddelerin miktarını sınırlamak amacı ile tasarlanmıştır. Yani RoHS direktifi elektrikli ve elektronik ekipmanlarda kullanılan tehlikeli maddeleri düzenlemekte, atık elektrikli ve elektronik ekipman direktifi ise bu ekipmanların nasıl elden çıkarılması gerektiğini düzenlemektedir.
İşletmelerin, özel ekipman ve iş istasyonları kurarak, kadrolarında RoHS uyumlu ürünlerin üretimi ve kullanımı konusunda eğitimli ve deneyimli çalışanlar istihdam etmeleri gerekmektedir.
Kısaca RoHS uygulaması, üretici firmaların, distribütörlerin, tüketicilerin ve çevrenin refahını iyileştirmek için tasarlanmış ve hayata geçirilmiş bir uygulamadır. 20. yüzyılın başından itibaren ürünlerde kimyasal maddelerin kullanım oranları çok artmıştır. Başlarda, sağladıkları faydalar daha ön planda tutulmuş ve bu kimyasal maddelerin zararlı etkileri yaygın olarak anlaşılmamıştır. Bu durum hem insanların hem de çevrenin gereksiz yere tehlikeli maddelere maruz kalması ise sonuçlanmıştır.
Örneğin asbest bu tür kimyasallar içinde en çarpıcı örnektir. Asbest, kullanımı inanılmaz derecede kolay ve yangın geciktirici olarak çok faydalı özelliklere sahip bir maddedir. Ancak, asbest bir elektrikli ekipmanda toz halinde işlenmişse, daha sonra solunduğu zaman oldukça tehlikeli bir kanserojen madde olmaktadır. Yüz binlerce insan, asbest kullanımı yüzünden akciğer kanseri ve başka ciddi rahatsızlıklara uğramış ve sağlık durumları bozulmuştur. İşte Avrupa Birliği ülkelerinde 2003 yılında yayınlanan 2002/95/EC sayılı RoHS direktifi bu nedenle ortaya çıkmıştır ve elektrikli ve elektronik ürünlerde bazı zararlı maddelerin kullanılmasını önlemiştir.
RoHS ile uyumlu olmayan ürünlerin Avrupa Birliği ülkelerinde tüketicilere sunulması durumunda, bu ürünleri üreten ve pazarlayan firmalar kovuşturulmakta ve maddi cezalar uygulanmaktadır.
Öncelikle kuruluşun, standardın zorunlu gerekliliklerini karşılayıp karşılamadığı ve bir sonraki aşamaya geçilip geçilmeyeceği belirlenir.
Gerekli prosedür ve denetimlerin geliştirilip geliştirilmediği kontrol edilir ve kurumunuzun değerlendirmeye hazırlığı gözden geçirilir.
İlk iki aşamada ortaya çıkan bulgular değerlendirilir ve yapılan her türlü düzeltici işlem gözden geçirildikten sonra belge hazırlama işlemine geçilir.
Randevu almak, daha detaylı bilgi edinmek yada değerlendirme talep etmek için formumuzu doldurarak size ulaşmamızı isteyebilirsiniz.